İcra ve İflas Hukuku

Karaer&İnaltay Hukuk Bürosu, bünyesinde barındırdığı bankacılık ve finans tecrübesi olan, alacak takibi ve alacak takibi nedeniyle doğan davalarda uzmanlaşmış avukat kadrosu ile müvekkillerine icra ve iflas hukuku alanında hizmet vermektedir.

İcra ve İflas Kanununun içinde barındırdığı süreler ve detaylı içeriği nedeniyle alanında uzman avukatlar eşliğinde takip edilmesi son derece önemlidir. 

Practice Image

Borçtan Kurtulma Davası

Practice Image

Menfi Tespit Davası

Practice Image

İstirdat Davası

İcra Takip Türleri

  • HACİZ YOLU İLE İLAMSIZ İCRA TAKİBİ
  • HACİZ YOLU İLE İLAMLI İCRA TAKİBİ
  • KAMBİYO SENETLERİNE ÖZGÜ İCRA TAKİBİ
  • REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE İCRA TAKİBİ
  • NAFAKA ALACAĞINA İLİŞKİN İCRA TAKİBİ

İhtiyati Haciz ile İcra Takibi

İhtiyati haciz, alacaklı tarafından alacağının emniyetle tahsili için borçlunun menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine alacağından dolayı geçici olarak el konulmasıdır. Alacaklı, borçlusunun borcunu zamanında ödeyeceğinden emin olmadığı durumlarda öncelikle borçlunun mallarına ihtiyati haciz koydurur; ondan sonra dava açılır ya da icra takibi yapılır.

Belirtmek gerekir ki her alacak için ihtiyati haciz yoluna başvurulamaz, hukuki uyuşmazlığınızın incelenerek ihtiyati haciz şartlarını taşıyıp taşımadığı tespit edilmelidir. İhtiyati haciz şartlarını barından alacak konusunun tahsiline, ihtiyati haciz ile başlamak borçlunun mallarını kaçırmasına engel olacaktır. 

Fiiliyatta borçluların mal kaçırdığı sıklıkla görülmekte olup, Karaer&İnaltay Hukuk Bürosu olarak hukuki uyuşmazlıkta atılması gereken adımlar artı ve eksileri ile birlikte değerlendirilerek profesyonel görüş müvekkillerine aktarılır. Bu bağlamda ihtiyati haczin gerekli olduğu durumlarda özellikle belirtilir.

İtirazın İptali Davası

Alacağınızı tahsil etmek amacıyla genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başvurduğunuzda borçlu tarafa ödeme emri tebliğ edilmektedir. Borçlu, ödeme emrini tebliğ aldığı tarihten itibaren işleyecek yedi (7) günlük süre içerisinde itirazda bulunabilmektedir. Borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse takip kesinleşecek ve ödeme emrinde belirtilen borç miktarı tahsil edilene kadar cebren icra takibine devam edilecektir.

Ancak, ödeme emrinin tebliğinden itibaren borçlu, yedi gün içerisinde itirazda bulunursa icra takibi durur. Borçlu tarafından yapılan itirazın hukuki mahiyeti incelendikten sonra alacaklının icra takibine devam edebilmesi için itirazın iptali davası açılacaktır. 

İtirazın iptali davasında görevli ve yetkili mahkeme, takip konusu alacağın mahiyeti ve taraflar arasında bir yetki şartı incelenmelidir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki içerisinde yetkiye ilişkin ayrıca bir hüküm bulunmaması durumunda yetkili ve görevli mahkeme davalının yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesidir. Ancak tekrar belirtmek isteriz ki tarafların tacir olup olmadığı, takip konusu alacağın (Örn: tüketici kredisine ilişkin açılan bir takibin görevli mahkemesi tüketici mahkemeleridir.) mahiyeti de incelenmeli ve bu hususlara göre yetkili ve görevli mahkeme belirlenmelidir.

İtirazın iptali davası, takibin durduğuna ilişkin verilen karardan itibaren alacaklı tarafından 1 yıl içerisinde açılabilir. Bir yıllık süre sonunda zamanaşımına uğramaktadır.

İtirazın Kaldırılması

Başlatılan ilamsız icra takibine borçlu tarafından itiraz edildiği zaman takip duracağından, kanun koyucu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun madde 68 ve 68/a bendeninde sayılan evraka dayanan takip konusu alacak olması halinde itirazın kaldırılması yoluna başvurabilineceğini belirtmiştir. İtirazın kaldırılması yolu itirazın iptali davasından daha verimli bir yol olmakla birlikte kanun koyucu tarafından yalnızca belirtilen evraka dayanan takip alacaklarının itirazın kaldırılmasına başvurabileceği belirtmiştir.

İtirazın kaldırılması talebi dava değildir. Borçlunun ilamsız icra prosedürü içerisinde borçlu olduğunun icra mahkemesinden tespit edilmesine yarayan bir yoldur. İtirazın kaldırılması yoluna başvurma süresi, itirazın kendisine tebliğinden itibaren özel hükümler saklı kalmak kaydı ile 6 (altı) aydır. İtirazın kaldırılması yolunun iki çeşidi vardır. Bunlar; itirazın kesin olarak kaldırılması ve itirazın geçici olarak kaldırılmasıdır.

İtirazın kesin kaldırılması kararı ile borçlunun itirazı kaldırılmış yani icra takibine hiç itiraz edilmemiş gibi bir durum söz konusu olur.

İtirazın geçici olarak kaldırılması kararı ile alacaklı için yalnız icra takibi bakımından sonuçlar doğururur. Alacaklı geçici haciz talep edebileceği gibi borçlu da itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde borçtan kurtulma davası açabilir. İtirazın geçici kaldırılması kararının kesin kaldırmaya dönüşmemesi için borçtan kurtulma davası açmalıdır.

Borçtan Kurtulma Davası

İtirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verilen bir icra takibinde borçlu bu geçici kaldırma kararının kesin kaldırma kararına dönüşmemesi için borçtan kurtulma davası açması gerekir. Borçtan kurtulma davası genel yetkili mahkemede açılmakta olup, itirazın geçici kaldırılması kararının borçluya tebliğ olduğu tarihten itibaren 7 (yedi) gün içerisinde dava açılması gerekmektedir.

Borçtan kurtulma davası bir nevî menfi tespit davasıdır. Ancak itirazın geçici olarak kaldırılmasından sonra kararın borçluya tebliğ olduğu tarihten itibaren yedi gün içerisinde açılması durumunda menfi tespit davası olarak değil, borçtan kurtulma davası olarak anılmaktadır.

Borçtan kurtulma davasının yararı, itirazın geçici olarak kaldırılması kararının kesin kaldırma kararına dönüşmesini engellemektedir. Borçtan kurtulma davasının kazanılması durumunda artık icra takibi hükümsüz kalır.

Menfi Tespit Davası

Menfi tespit davası sadece icra ve iflas hukuku kapsamında düşünülmemesi maddi hukuk kapsamında dikkate alınması gerekir. Ancak ana başlığımız gereği burada icra ve iflas hukuku bakımında menfi tespit davasına ilişkin genel açıklamalarda bulunacağız.

Davalı tarafından iddia edilen alacağın, davacı tarafından borçlu olmadığının tespit edilmesi için açılan bir davadır. Menfi tespit davalarını icra takbinden önce ve sonra olarak iki ihtimalde incelemek gerekmektedir.

a-) İcra takibinden önce açılan menfi tespit davası

İcra takibinden önce menfi tespit davası açılarak, alacaklı olduğunu iddia eden kişinin alacağının doğru olup olmadığının tespit edilmesi için açılır. Bu durumda ortada bir icra takibi olmamasına rağmen alacaklı olduğunu iddia eden kişi tarafından bir tehdit olabilmektedir. Bu tehdit karşılığında ortada borç olup olmadığına ilişkin türk mahkemelerince tespit yapılabilmesi için menfi tespit davası açılır.

İcra takibinden önce menfi tespit davası açılması durumunda, alacaklı olduğunu iddia eden kişi tarafından icra takibi yapılmasını engelleyeceği bir durumdan söz edemeyiz. Mevcut menfi tespit davasının da takibi durdurucu özelliği yoktur. Ancak icra takibinden önce açılan ve derdest olan bir menfi tespit davasında, davaya bakan mahkemeden ihtiyati tedbir talep edilerek icra takibinin durdurulması talep edilebilir. Ayrıca icra takibine itiraz edilmesine ilişkin hükümler saklıdır. 

b-) İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası

İcra takibinde sonra açılan menfi tespit davası takibi durdurmaz. Takibin durması ancak borçlu tarafından bulunacak itiraz ile gerçekleşir. İtiraz ile takibin durması halinde alacaklı, itirazın iptali davası açabilir veya itirazın kaldırılması yoluna başvurulabilir. İtirazın iptal edilmesi veya kesin olarak kaldırılması durumunda icra takibi için verilen durma kararı kaldırılır.

Borçlu, itirazın iptali veya itirazın kaldırılması yoluna başvurmuş ve lehine karar çıkmamış ise menfi tespit davası açarak borçlu olmadığının tespit edilmesini isteyebilir. Menfi tespit davası icra takibini durdurmaz, takibin durmasına ilişkin mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararı verilmez. Alacaklı tarafından borçlunun mal varlığına haciz işlenebilir, satışı gerçekleşebilir ve icra müdürlüğünce satılan malın karşılığı alacaklıya gönderilebilir. 

Menfi tespit davasında yargılama genel hükümlere tabiidir. Menfi tespit davasının konusuna göre görevli mahkemenin tespiti oldukça önemlidir. (Örn: Ticari dava niteliğinde olan menfi tespit davalarında görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.)

Yetkili mahkeme hususu icra takibinden önce ve sonra açılan menfi tespit davalarına göre değişkenlik göstermektedir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında yetkili mahkeme H.M.K. madde 6’ya göre tespit edilirken, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında İ.İ.K. 72/8. maddesi gereği icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir. 

Borçlu lehine sonuçlanan menfi tespit davasında, mahkemenin kararına göre, icra tamamen veya kısmen eski haline getirilir…

İstirdat Davası

Alacaklı tarafından başlatılan icra takibine, borçlu tarafından itiraz edilmemesi veya itiraz edilmiş olsa dahi itirazın iptali davası/itirazın kaldırılması yolu ile takip kesinleştirilebilir. Borçlu tarafından menfi tespit davası açılmamış ve cebri icra tehdidi altında takibe konu alacak miktarı ödenmiş olabilir. Bu durumda borçlu tarafından ödenmiş olan paranın kendisine iade edilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açılabilir. 

İstirdat davasının açılabilmesi için takibe konu alacağın icra takibi sırasında ödenmesi ve borcun cebri icra tehditi altına ödenmiş olması gerekmektedir. Bu şartların varlığı halinde bir yıllık zamanaşımı süresi içinde alacaklının yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yerdeki istirdat davasının konusa göre görevli mahkemede dava açılabilir. İstirdat davasının konusuna göre görevli mahkeme değişeceğinden dava konusunun tespiti önemlidir. (Örn: Ticari dava niteliğinde ise asliye ticaret mahkemeleri görevlidir.)

İstihkak Davası

Alacaklı tarafından alacağını tahsil etme amacıyla borçlunun malları haczedilirken, haciz mahallinde üçüncü kişiye ait olan malların da haczedilmesi söz konusu olabilir. İstihkak iddiasında bulunulması halinde iddianın hukuki mahiyetine göre istihkak davası açılır ve haczedilen malların durumu hakim tarafından incelenir. İstihkak iddiası mahkeme tarafından haklı bulunursa hacizler kalkar. 

 Bu durumda malın üçüncü kişiye ait olup olmadığı usulüne uygun olarak yapılan istihkak iddiası ile birlikte, istihkak hükümleri hacizli malın borçlu veya üçüncü kişinin elinde bulunması durumunda değişiklik göstermektedir.

a-) Hacizli malın borçluya ait adreste haczedilmesi durumunda istihkak davası:

Mal borçluya ait bir adreste haczedilmesi durumunda İ.İ.K. 96 ve 97 hükümleri uygulanır. Bu bağlamda istihkak iddia eden borçlu istihkak davası açmalıdır. Dava külfeti ve ispat yükü davacı borçluya ait olacaktır.

İstihkak iddiasında bulunma borçlunun haciz mahallinde bulunması ve bulunmaması halinde değişiklik göstermektedir. Haciz sırasında borçlu mahalde bulunuyorsa istihkak iddiasını haciz tutanağını kapanmadan belirtmelidir. Borçlunun haciz sırasında mahalde bulunmaması durumunda istihkak iddiasını öğrendiği tarihten itibaren 7 (yedi) günlük süresi vardır ve istihkak iddiasında bu süre içinde bulunmaması durumunda istihkak hakkını kaybetmektedir.

b-) Hacizli malın üçüncü kişinin eline olması halinde istihkak davası:

Haciz esnasında malın üçüncü kişide olması haczi durdurmaz. Bu durumda üçüncü kişinin usulüne uygun istihkak iddiasında bulunması gerekir. Aksi halde aynı icra takibinde istihkak iddiasında bulunamaz. 

Mal, borçluya ait bir yerde haczedilmiş ise İ.İ.K 96 ve 97 hükümleri uygulanır. 

Haczedilen malın borçlu veya üçüncü kişinin elinde bulunması halinde istihkak davasının tâbi olduğu hükümlerde değişiklik gösterir. 

Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası

Elbirliği mülkiyeti kapsamında bulunan taşınmazdaki hissedarlar, aynen taksim veya taşınmazın mahkeme tarafından satılarak hissedarların payı oranınca satış bedelinin paylaştırılmasını talep edebilirler. 

İcra ve iflas hukuku kapsamında alacaklının ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin protokolü izleyerek dava açması mümkündür. Alacağını tahsil etme amacıyla borçlunun elbirliği mülkiyeti kapsamında bulunan taşınmazın mahkeme tarafından satılarak hissedarlara payı oranında satış bedelinin verilmesini talep edebilir. Bu durumda alacaklı, borçlusunun taşınmazına işlediği haciz nedeniyle satış bedelinin kendisine gönderilmesini talep edebilecek ve alacağını tahsil edebilecektir.

Tasarrufun İptali Davası

Borçlunun mallarını haczedilmesinden önce alacaklısından mal kaçırma kastı ile bulunduğu tasarrufta bulunduğu görülmektedir. Kanun koyucu yapılan bu muvazaalı işlemi öngörmüş ve alacaklıya  İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve 284. maddeleri arasında düzenlenen iptal davasını açma hakkı tanımıştır.

İptal edilebilecek ilgili kanun maddeleri üç gruba ayrılmıştır ancak kanun koyucu tarafından yapılan bu gruplandırmada belirtilen tasarruflar kesin olmayıp, örnek niteliğindedir. Yani genel anlamı ile iptale konu olabilecek tasarruflar kanun koyucu tarafından örneklendirme yoluna gidilmiş ve ucu açık bırakılmıştır.

Bu durumda borçlu tarafından yapılan tasarrufun incelenmesi ve kanun koyucu tarafından belirtilen şartların var olup olmadığı değerlendirilmelidir. Tasarrufun iptali davasının en önemli özelliği ispat şartının davalı tarafta olmasıdır. Muvazaaya ilişkin açılan davalarda ispat şartı davacı tarafta iken tasarrufun iptali davasında davalı taraftadır.

Fiiliyatta en çok karşılaşılan durum, borcun doğduğu andan sonra edimlerini ifa edemeyeceğini öngören borçlu tarafından taşınmazlarının devredilmesidir. Bu yol ile borçlu, devrettiği taşınmazlara haciz işlenemeyeceğini ve icraen satışının gerçekleştirilemeyeceği kanısına varmaktadır. Oysa ki yapılan tasarrufun, tasarruf anındaki değeri, tarihi, devralan üçüncü kişi borçlunun hısımlık ilişkisi vb. durumların değerlendirilmesi suretiyle tasarrufun iptali davası açılabilir. Tasarrufun iptali davasına bakmakla görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesinin vereceği tasarrufun iptaline ilişkin verilen karar doğrultusunda da taşınmazların üzerine davaya taraf olan alacaklı tarafından haciz şerhi işlenerek satışı cihetine gidilebilir.

Tasarrufun iptali davasına ilişkin verilen kararların infazı için kararın kesinleşmesine gerek yoktur. Karar tarihi itibari ile karar infaz edilebilir.

İİK 227 VD. Nedeniyle Tazminat Davası

Muvazaalı olarak devredilen malın, devralan tarafından tekrar devredilmesi durumunda dördüncü kişinin iyi niyetli olma ihtimali vardır. Dördüncü kişinin iyi niyetli olması durumunda taşınmazın tasarrufunun iptali talep edilmesi yerine İ.İ.K. 283/2 gereği devreden üçüncü kişiden taşınmazı devrettiği tarihteki değerince nakden tazmin talep edilebilir. Bir iptal davasında devredilen bazı taşınmazların iptali talep edilirken bazı taşınmazların da devir tarihindeki değeri oranınca tazmini talep edilebilir. Tek davada hem iptal hem de tazmin talebinde bulunulabilmektedir.

Uluslararası Alacak Takibi ve Tahsilatı

Karaer&İnaltay Hukuk Bürosu olarak uluslararası bağlantıları ile birlikte (İngiltere, İtalya) uluslararası iş yapan müvekillerinin alacaklarını tahsilatı için hukuki işlem yapabilmekte, Avrupa İlamsız İcra Takip prosedürü ile de müvekkillerine uluslararası takiplerde hizmet vermektedir. 

Aile Hukuku'nda Sıkça Sorulan Sorular

Karaer&İnaltay Hukuk Bürosu, müvekkillerinin hukuki uyuşmazlıklarını profesyonel bakış açısı ile değerlendirir. Bu değerlendirme sizlerle yapacağımız online veya fiziksel toplantılar sonucu elde edilecek donelerle oluşturulur. Hukuki uyuşmazlığınızın tespit edilmesinin ardından izlenecek hukuki yol haritası belirlenmiş ve size gerekli bilgilendirme yapılmış olur.

Noter aracılığı ile çıkarmış olduğunuz vekaletname ve akdetmiş olduğunuz avukatlık sözleşmesi kapsamında Karaer&İnaltay Hukuk Bürosu’nu sizi temsil etmeye yetkili kılacak ve sözleşme kapsamında bulunan tüm hukuki danışmanlık ve hizmetlerimizden yararlanacaksınız.

Hukuki danışmanlığımızın her alanında müvekillerimizi süreçleri hakkında güncel tutmaya ve yapılan her masrafın açıklanarak, siz müvekkillerimize eksiksiz ve profesyonel rapor sunmaya son derece özen gösteriyoruz. Bu nedenle yapılan her masrafın bilgisi ve dekontu sizlere sunulmaktadır. Belirtilen hususlar dikkate alındığında alacak takibi ve takip nedeniyle doğan davalarda sizlere raporlar sunulmakta ve hukuki süreciniz hakkında bilgilendirme yapılmaktadır. 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 71-83. maddeleri gereği avukat ile temsil edilmek istenen işlemler için noter aracılığı ile vekaletname çıkarılması gerekmektedir. Bu nedenle notere giderek vekaletname çıkarmanız gerekmektedir. Ancak vekalet verirken gerekli bilgilerin notere sunulması ve hukuki işlemlerinizin masraf ve verim açısından hız kazanması için vekaletnameye eklenmesi gereken özel yetkiler olabileceğinden bizimle iletişime geçmeniz gerekmektedir.

Karaer&İnaltay Hukuk Bürosu tarafından temsil edilmek istediğiniz takdirde, bizimle iletişime geçerek vekaletname ile ilgili detaylı bilgiye aşağıda belirtilen linke tıklayarak veya büromuz ile iletişime geçerek ulaşabilirsiniz. 

Alacağın tahsil edilmesinin ne zaman sonuçlanacağı alacağın tahsil edilmesine ilişkin başlatılan icra takibi türüne, haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatılması durumunda borçlunun itirazda bulunup bulunmayacağı, borçlunun mal varlığına göre çeşitli nedenlerle değişiklik gösterebilmektedir. Bankacılık ve finans alanında tecrübeli ve alacak takibinde uzman avukatlarımız ile yapacağınız görüşme sonucunda gerekli bilgiyi temin edebilirsiniz.

Karaer&İnaltay Hukuk Bürosu, İcra ve İflas Hukukundan kaynaklanan icra takibi ve bu takiplerden kaynaklanan davalarda her yıl yayınlanan asgari avukatlık ücret tarifesini uygulamaktadır. 

Alacaklısından mal kaçırma ihtimali olan borçlunun, mal kaçırmasını engelleme amacıyla ihtiyati haciz yoluna gidilebilir. Özellikle borçlunun tacir olduğu durumlarda ticari hayatta aktif olan kişilerin mal kaçırma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle ihtiyati haciz ile icra takibine başlamanın alacağınızın tahsil kabiliyetini oldukça yükseltecektir.

Ancak, İcra ve İflas Kanununda belirtilen maddeler gereği ihtiyati hacze ilişkin şartların iyi değerlendirilmesi ve sürelerin oldukça sıkı takip edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle mutlaka alanında uzman bir avukat ile çalışmanız gerekmektedir.

Gerek ticari hayat nedeniyle gerekse de bireysel ekonomilerin çeşitli nedenlerle zor duruma girdiği görülmektedir. Bu durumda alacağını tahsil etmek isteyen alacaklıların hakkınızda icra takibi başlatması beklenir. Ancak ekonomik hayatınızın zor duruma düşebileceği önceden tahmin edilebilir olacağından, bu durum iki başlıkta değerlendirilmelidir.

  • Hakkınızda icra takibi başlatılmadan önce, ekonomik sıkıntıların başladığı zaman,
  • Hakkınızda icra takibi başlatıldıktan sonra,

Bu durumlar olaya özgü olarak değerlendirileceğinden alanında uzman avukatlarımızın görüşleri için bizimle iletişime geçerek online ve fiziksel olarak randevu talep edebilirsiniz.

İcra ve İflas Kanunu ve Tebligat Kanunu son derece detaylı sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin zamanaşımına uğraması durumunda geri dönülemeyecek zararlar oluşabilmektedir. Bu nedenle ödeme emri/icra emri tebliğ aldığınız takdirde mutlaka alanında uzman avukattan hukuki görüş almanız gerekmektedir.

Fiiliyatta oldukça sık karşılaştığımız bir konu olarak belirtmek isteriz ki, ödeme emrinin veya icra emrinin tarafınıza tebliğ edilmesi için mutlaka size tebliğ edilmiş olması gerekmez. Tebligat Kanunu’nun ilgili maddeleri gereği, tarafınıza elden tebliğ edilmemiş tebligatlar da usulüne uygun olabilmektedir.

Örneğin tebligat sizinle aynı konutta oturan yakınınıza, mahalle muhtarınıza tebliğ edilmiş olabilir. Muhtarınız ile sık sık iletişime geçerek kendisine tebliğ edilen bir mazbatanın olup olmadığının sorulmasında oldukça fayda vardır. Aksi halde tebligatın tebliğ olduğu hukuken kabul edileceğinden ciddi hak kayıplarına uğrayabilirsiniz.

Hakkınızda başlatılan icra takibinin hukuki mahiyeti incelenerek, tebligatların usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, takibin kesinleşip kesinleşmediği gibi çeşitli hukuki işlemlerin tespit edilmesi gerekmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Alanında Uzman Bir

Avukat mı Arıyorsunuz ?

Hukuki konularda merak ettiğiniz soruların yanıtına hemen ulaşabilirsiniz..

Call Now ButtonHemen İletişim !